Bazen kaplumbağa ile tavşanı düşünüyorum. Ben kaplumbağayım tabi. Etrafımda hızla dönen bir dünya, hızlı tavşan rakiplerim ve benim hangi yöne gideceğimi şaşırmış bir zihnim var. Çocukların bitmeyen ihtiyaçları, evin eksikleri, düzenlenecek dolaplar, denenecek tarifler, okunacak kitaplar, çocuklar ile yapılacak etkinlikler vs. sayfalarca uzayan bir liste. Böyle hissediyorum bugünlerde. Pek çok şeyi yapmaya çalışırken, hiçbir şeyi yapamadığımı hep sonradan fark ediyorum. Etrafıma bakıyorum. Güneş mesela; doğmak için bir telaşı yok, batmak için de. Ne için varsa hiç panik yapmadan, hiç aksatmadan onu yapıyor. Hani çiçek yerini bulunca açıyor ya, biz de öyle bir türlü yerimizi bulamadığımız için sürekli bir arayış içinde, koşturmaktan çiçek açamıyoruz. Aslında kaplumbağa olmanın bir önemi yok, tavşanla yarışmanın da bir anlamı yok: Önemli olan tek şey, gitmek istediğin yol. Eğer istikametin belliyse, adımlarının yavaşlığı sadece yolun keyfini çıkaracağın anlamına geliyor
Kaplumbağa ve tavşan
73
previous post
